Talebe Olmak Ne Demek? Eğitimin Gerçek Yüzüne Bakalım!
“Talebe olmak ne demek?” sorusunu sorduğumda aklıma hemen, çoğumuzun yıllarca içselleştirdiği, toplumun gözünde hemen herkesin yücelttiği “öğrencilik” kavramı geliyor. Ama durun bir dakika, bir de bunu eleştirel bir gözle sorgulayalım. Hepimiz “talebe” kelimesine başımızı sallayarak, toplumsal normlara uygun bir şekilde “öğrencilik” rolünü oynadık. Ama gerçekten ne anlama geliyor bu “talebe olmak”? Bu kavramın arkasında gerçekten gelişim, öğrenme ve bireysel farkındalık var mı, yoksa sadece bir toplum mühendisliğinin ürünü mü?
Talebe Olmak: Anlamı Ya da Toplumsal Bir Yük?
Türkçeye Arapçadan geçmiş olan “talebe” kelimesi, aslında basitçe “öğrenci” anlamına gelir. Ama bir bakıma bu kelimeyi fazla yüceltmemiz, “talebe”yi sadece okula gidip bir diploma almak olarak mı tanımlıyoruz? “Talebe olmak”, birinin öğrenmeye gönüllü olması, bir şeylere katılma isteği, kendini geliştirme arayışıdır, ama çoğu zaman bu kavramı sadece okula gitme ve bir sisteme dahil olma anlamına indirgeriz. Yani, bizler toplum olarak “talebe” olmayı, bireysel gelişimden ziyade, sadece sisteme ait bir kimlik kazanma olarak algılarız.
Bu noktada, “talebe” olmanın toplum tarafından nasıl algılandığını da sorgulamalıyız. Bir yanda “talebe olmak” yüceltilirken, bir yanda da eğitimin sadece okulda bir yere kadar yapıldığını kabul etmemiz gerekmez mi? Gerçekten bir talebe, sadece dersleri geçerek başarılı mı olur, yoksa kendi başına bir şeyler keşfederek, dünyayı sorgulayarak mı gelişir?
Eğitim Sistemindeki Gerçek Sorunlar
Eğitim sisteminin, talebeyi ne kadar özgürleştirdiği tartışılabilir. “Talebe olmak” idealde, bir insanın farklı bakış açıları geliştirmesi, soru sorması ve kendine özgü düşünceler üretmesi anlamına gelir. Fakat gelin görün ki, eğitim kurumları, öğrencilere sıklıkla sadece belirli bilgi setlerini, hazır reçeteleri ve sınav odaklı düşünme biçimlerini sunuyor. Yani, “talebe” olmanın öne çıkan yönü, büyük ölçüde sınavdan geçmek, öğretmenin söylediklerini tekrar etmek ve “doğru” cevabı bulmaktan ibaret hale geliyor. Eğitim sistemi, öğrencinin potansiyelini keşfetmekten çok, onu belli bir şablona oturtma ve topluma faydalı bir birey olmasını sağlama amacını gütmekte.
Peki, bu durumda “talebe olmak” gerçekten öğrenciyi özgürleştiriyor mu? Eğer eğitim, sadece kurallara uymayı ve “doğru”yu bulmayı öğretmeye odaklanıyorsa, talebe olmanın özü ne oluyor? Buradaki en büyük sorun, eğitimin bireyleri toplumun sistemine uyum sağlamaya teşvik etmesi, bireylerin kendi içsel potansiyellerini keşfetmelerini engellemesidir.
“Talebe Olmak” İçin Gerçekten Bir Şeyler Yapıyor Muyuz?
Hadi biraz daha derinlere inelim. Talebe olmak, okula gidip başarılı olmak anlamına geliyorsa, çok fazla öğrenciyi “gelişim” odaklı eğitim yerine, “başarı” odaklı bir yarışa sokmuş oluruz. Aslında, bu öğrencilerin birçoğu, sadece belirli bir başarıyı hedefleyerek, gerçek öğrenmeyi ve merakı bir kenara bırakıyor. Sonuç olarak, öğrenci olmak ya da “talebe olmak”, sadece bir kimlik kazanmak ve sınıflarda başarı gösterisi yapmakla mı sınırlı kalmalı?
Böyle bir ortamda, öğrenciler gerçek anlamda “öğrenme” sürecini kaçırıyor ve aslında çok önemli bir kavramdan yoksun kalıyorlar: Eleştirel düşünme. Zira, eğitimde “talebe” olmaktan çok, sürekli “yapmak zorundayım” psikolojisiyle hareket eden bireyler ortaya çıkıyor. “Talebe olmak”, bir şekilde özgürce bilgi arayışında olmak, sorular sormak, farklı bakış açılarını keşfetmek olmalı, ama ne yazık ki çoğu zaman bu yerine getirilmesi gereken bir sorumluluk gibi algılanıyor.
Eleştirel Bir Bakış Açısı
Evet, eğitimde “talebe olmak” üzerine konuşmak cesur bir yaklaşım gerektiriyor. Bu noktada, herkesin “talebe” olmanın ne demek olduğuna dair farklı bir görüşü olabilir. Ama bir şeyi net olarak söyleyebiliriz: “Talebe olmak”, sadece diploma almak, derslerden geçmek ve sisteme uyum sağlamak anlamına gelmemeli. Bunu yaparak bireysel gelişim mümkün değil. Gerçek bir talebe, sadece ders kitaplarıyla yetinmeyen, hayatın her alanında sorgulayan ve kendini sürekli geliştirmeye çalışan kişidir. Eğitimin temel amacı da zaten bu değil mi?
Peki, bizlerin gözünde eğitim, gerçekten öğrenmeye mi dayalı, yoksa sadece doğru cevaba ulaşmaya mı? Talebe olmak için gereken, sadece okuldan alınacak notlar mı? Ya da aslında gerçek öğrenme, eğitim sisteminin dışında mı oluyor?
Tartışmaya Davet
Bu konuda sizin düşünceleriniz neler? Sizce “talebe olmak” neyi ifade etmeli? Eğitim sistemimiz gerçekten bireysel gelişimi destekliyor mu, yoksa bizi birer “sistem çalışanı” yapmaya mı zorluyor? Yorumlarınızı paylaşarak tartışmayı başlatın!